SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

LİBAS BAHSİ

<< 4065 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ يَعْنِي ابْنَ إِيَادٍ حَدَّثَنَا إِيَادٌ عَنْ أَبِي رِمْثَةَ قَالَ انْطَلَقْتُ مَعَ أَبِي نَحْوَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَرَأَيْتُ عَلَيْهِ بُرْدَيْنِ أَخْضَرَيْنِ

 

Ebû Rimse (diye anılan Rifaz b.  Yesribî. ya da Habib b. Hayyan') dan rivayet olunmuştur; dedi ki:

 

Babamla birlikte Nebi (s.a.v)'in yanına gitmiştim. Üzerinde iki yeşil giysi gördüm.

 

 

İzah:

Tirmîzî, Edeb; Ebû Davud Tercemesi: Nesâî. îdeyn: Ahmed b. Hanbel.

 

"Bazı hadis-i şeriflerde açıklandığı üzere, cennet ehlinin ekserisinin  elbisesi  yeşildir.  Nitekim  yüce  Allah Kuranı Keı iminde. "Cennet ehlinin üzerinde yeşil ipekten ince ve ka­im giysiler vur" buyurmuştur.[İnsan 21] Gerçekten renklerin göze en yararlı ve en hoş geleni yeşildir. İhtimal ki yeşil rengin bu gibi özelliklerinden dolayı Hz. Nebi de zaman zaman safi yeşil renkli elbiseler giymiştir. Hadisin zahirinden anlaşılan mana budur.

 

Hanefi ulemasından Aleyyii'I-Kâri, hadis-i şerifte geçen "biird" keli­mesinin ifade ettiği kumaş cinsinin genellikle yeşil çizgili olduğundan ha­reket ederek, Hz. Nebi'in giydiğinden bahsedilen yeşil elbisesinin tümüyle yeşil olmayıp yeşil çizgili olması ihtimali üzerinde durulmuşsa da hadisin zahiri bu ihtimale yer bırakmamaktadır.

 

Bu hadis-i şerif, yeşil elbise giymenin sünnet olduğuna delalet etmek­tedir. Bazıları hadis-i şerifin zahirinden yeşil elbise giymenin sünnet ol­duğu hükmünü çıkarmanın mümkün olmadığını, ancak yeşil elbise giy­menin mubah olduğu manası çıkarılabileceğini iddia etmişlerse de Aliy-yü'1-Kâri, "Eşyada asıl olan zaten mubah olmaktır. Bir şeyin mübahhğıni anlamak için delile ihtiyaç bulunmadığım bu bakınmdan Hz. Pelgam-ber'in yeşil elbise giymeyi tercih etmesin onu giymenin mübahlığını değil müstehaphğını ispatladığım" söylemek suretiyle bu iddiayı reddetmiştir. Tirmizi bu hadisin basen garib olduğunu söyemiştir.[Mübârekturi, Tulfetu'l-Ahvezî VIII 97.]